Ben ve Yağmur
Ben ve Yağmur
Pencereden bakarken, dışarıda yağan yağmurun her damlası, sanki zamanın içinde bir melodiyi fısıldar gibi cama değiyor. Soğuk cam, yağmurun dokunuşlarına karşı duyarsız olsa da, ben o anı hissedebiliyorum. Cama dokunan her damlanın hafif ve rahmani etkisini hissediyorum. Her damla, camda iz bırakırken, içimde bir huzur dalgası yayılıyor.Yağmurun o narin dokunuşuyla birlikte, camın ardındaki kalabalıktan ve gürültüden uzaklaşırım. Belki de bu yüzden yalnızca ben, o damlaların nasıl düşeceğini, nasıl bir ahenkle cama dokunacağını hissedebiliyorum. Yağmurun ritmi, şehri bir tür huzura büründürürken, ben de o huzuru içimdeki karanlıkla, gündelik hayatın karmaşasıyla birleştiriyorum ve huzuru kalbimin en derin köşesinde hissediyorum.
Yağmur, bazen Rahmâni bir huzuru, bazen de kalbin derinliklerinde gizli bir sevdayı çağrıştırır. O an camın karşısında dururken, her damla bir düşünceyi, her dokunuş bir hatırayı getirir. İçimdeki tüm uzaklıklar, o yağmur damlalarının yavaşça süzüldüğü camda birleşiyor; dünya küçülüyor, ve ben o anın içinde, yağmurun ritminde kayboluyorum.